DİĞER
“Şiir üzerine yazmayan şairleri çok ciddiye almamıza gerek yok aslında. Bu iş bir gizem işi değil çünkü. Şiir yazmak sadece kendi başına anlam kazanabilen bir şey değil. Zorunlu olarak yorumunu da arzulayan bir süreç. Bu yorumu bugün bir Süpermen çıkıp yapmayacak. Herkese karşı adaletli bir eleştirmen modeli artık tarihe karıştı.”
"Okuma yazmayı bilmeden önce ebeveyni ona kitap seçerken, okuryazarlıkla birlikte çocuk kendi seçimlerini yapmaya başlıyor. Okumayı öğrenen çocuk bir eşikten geçiyor ve artık bir okura dönüşmeye başlıyor. Artık kendi edebi seçimlerini yapabilen 7-12 yaş aralığında öne çıkan kitapları sizler için derledik."
Tüm bu idam ve hadım çağrıları; tüm bu dişe diş, kana kan isteyen adalet anlayışı; ibretiâlem peşindeki köpük köpük intikamcılık hiçbir işe yaramayacak. Yaramıyor da zaten...
‘80'lerden beri yoksulluktan bahis açmak “fakirlik edebiyatı yapmak”; daha ince deyişle, aşırı toplumcu olup, “sanat için sanat”ın, edebiyatın zevklerinden ve inceliklerinden feragât etmek ya da zaten hiç anlamamak oldu...
Ahmet Altan: Mutlu bir kadın bu mutluluğu sürdürebilir mi, ne kadar sürdürebilir, mutlu biri çekici ve heyecan verici bir biçimde anlatılabilir mi? Bunların cevabını bulmayı bir denemek istiyorum
Ahmet Turan Alkan: Cezaevinde bir roman yazdım. İsmi Sağ Yanım. Kısaca, benim hayali karakterler üzerinden Türk sağı ile hesaplaşmamdan bahsediyor
Kaliforniya'nın Folsom Hapishanesi'nde bir odada, dışardan gelen üç adam ve mahkûmlarla dört gün süren bir terapi. Baba olmak, oğul olmak, erkek olmak... Erkek olmak nedir? Kime erkek deriz? Hangi edimler kişiyi erkek yapar?
Çeşitli maskelerle çevrili olduğumuz, görünenle görünmeyenin iyice karıştığı şu dönemde, bu sergiyi mümkünse gezin derim, kendimizle her yüzleşme yeni bir şey kazandırabiliyor ne de olsa
Manhattan’da Üç Oda’da cinâyet yok, silâh yok, kâtil, ipucu yok, kanıt, polis yok, aşk var. İnişli çıkışlı bir aşk; sert bir fırtına desek yeridir...
Doğada bulunmayan bir renk olarak mavi, insanlığın daima ilgisini çekmiş ve asırlar içinde, birbirine zıt olarak nitelenebilecek anlamlar içeren sembolizm öbeklerinde yer almıştır...
Önde gelen Fransız gazeteci, yazar ve aydınlar, Türkiye’deki tutuklu gazeteci ve yazarların derhal salıverilmesi için dayanışma kampanyası başlattı...
İnsanın yurdu, dönemediği, "keşke"si, yuvası, travması, sevinci ve insanoğlunun en saf hâli. En saf olduğu içindir belki çabuk geçisi ve belki de insanın kendinden memnuniyetsizliği, şikâyetidir çocukluğunu özlemesi...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık